ANONİM ŞİRKET ORTAĞININ ORTAKLIKTAN ÇIKARILMASI

ANONİM ŞİRKET ORTAĞININ ORTAKLIKTAN ÇIKARILMASI

Ortaklık yapılarında meydana gelebilecek sorunlar nedeniyle şeriklerden birinin veya birkaç tanesinin, ortaklık yapısına zarar verilmeksizin ortaklıktan çıkarılması istenebilmektedir. Hukuken şeriklerden birinin veya birkaçının ittifakı ile bu mümkün değildir. Ancak benzeri bir sorun halinde, sorunun çözümü için neler yapılabileceği işbu makalemizde ele alınmıştır.
Bilindiği üzere 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu 277. Maddesi uyarınca pay sahibi en az beş kurucunun bulunması gerekirken, 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu 338. maddesi uyarınca pay sahibi olan bir veya daha fazla kurucunun varlığı ile de anonim ortaklık kurulabilmektedir. Yeni yasa ile tek pay sahipli anonim şirket kurulabilmekte olduğundan sanıyorum bu yasal düzenleme sorunu kaynağında önleme açısından muhtemel birçok uyuşmazlığı kaynağında çözülmüştür.
Konumuz açısından, şirket ana sözleşmesi yasanın emredici kuralları haricinde şerikler açısından bağlayıcı ve geçerli metindir. Bu itibarla muhtemel benzer bir ihtilaf halinde ana sözleşmede bu yönde bir hüküm var ise öncelikle bu hükmün işletilerek bir çözüm bulunması işin kolay kısmıdır. Bu durumda sorun şirket içinde çözülebilecektir.
Ancak ana sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ki, genellikle ana sözleşmelerde bu yönde hüküm bulunmaz, bu durumda sorunun çözümü için neler yapılabilir? Anonim şirketlerde şarta bağlı olarak, pay sahibinin ortaklıktan çıkarıldığı durumlar 6102 sayılı TTK’da düzenlenmiştir. Aşağıda hangi durumlarda ortaklıktan çıkarmanın uygulama bulacağı başlıklar altında özetlenmiştir.

I. Iskat
TTK m.482 vd. hükümlerinde ıskat düzenlenmiştir. Iskat ile bir pay sahibinin anonim ortaklıktan çıkarılabilmesi, sermaye katılımından doğan borcunu kanunda öngörülen usul çerçevesinde şirkete ifa etmemesi şartına bağlanmıştır. Pay sahibinin sermaye koyma borcunu ödemede temerrüde düşmesi durumunda, şirket yönetimi bu pay sahibinin şirketten çıkarılmasına karar verebilir. Bu konuda karar alma yetkisi şirket yönetim kuruluna aittir. İlgili madde metni aşağıdaki gibidir;

Madde 482- (1) Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.

(2) Ayrıca, yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan olunur.
(3) Esas sözleşmeyle, pay sahipleri, temerrüt halinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu tutulabilirler.

(4) Şirketin tazminat hakları saklıdır.

Madde 483- (1) Kanunun 482 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanabilmesi için, yönetim kurulu tarafından, mütemerrit pay sahibine, 35 inci maddede yazılı gazete ile esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan yoluyla şirketin internet sitesinde de yayımlanacak bir mesajla ihtarda bulunulur. Bu ihtarda, mütemerrit pay sahibinin temerrüde konu olan tutarı bir ay içinde ödemesi, aksi halde, ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve sözleşme cezasının isteneceği belirtilir.

(2) Nama yazılı pay senetlerinin sahiplerine bu davet ve ihtar, ilan yerine, iadeli taahhütlü mektupla ve internet sitesi mesajı ile yapılır. Bir aylık süre, mektubun alındığı tarihten başlar.

(3) Mütemerrit pay sahibi, yeni pay sahibinin ödemelerinden açık kalan tutar için şirkete karşı sorumludur.

(4) 501 inci madde hükmü saklıdır.

Maddenin uygulanabilmesi için ortağın sermaye koyma borcunu ödemede temerrüde düşmesi ve yasaya göre yapılan ihtar ve ilanlara rağmen bu borcunu ödememesi halinde yönetim kurulu kararı ile ortak ıskat edilebilir. Ortağın sermaye koyma borcu yok ise madde uygulanamaz.

II. Haklı Nedenle Fesih
TTK m.531’de haklı nedenle fesih düzenlenmektedir. Bu hüküm kapsamında haklı sebeplerin varlığı halinde sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin feshine karar verilmesini mahkemeden talep edebilirler. Bu düzenleme sayesinde azınlık, çoğunluk üzerinde baskı oluşturarak, azınlık haklarının en etkin şekilde icrasını sağlayabilecektir. Mahkeme, fesih yerine azınlık paylarının değerlerinin ödenmesi suretiyle, davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına karar verebilir.

Madde 531- (1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.

Bu madde ile şirketin feshinin istenmesi halinde ortağın çıkarılması mümkün kılınmıştır. Ancak bu durumda tüm ortaklık feshedilecektir. Bu durumdan tüm ortaklar etkileneceklerdir. Bu yüzden tasfiye ile benzer sonuçları doğuracaktır.

III: Denkleştirme Talebi
Şirketler topluluğu bünyesinde, hâkim şirket hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. Hâkim şirket tarafından böyle bir zarara neden olunması durumunda kayıp, o faaliyet yılı içerisinde denkleştirilmeli veya kaybın nasıl ve ne zaman denkleştirileceği belirtilerek en geç o faaliyet yılı sonuna kadar bağlı şirkete denk değerde bir istem hakkı tanınmalıdır, (TTK m.202/I/a). TTK m. 202/I/b’ye göre bu şekilde zarara uğrayan bağlı şirketin denkleştirme talebi faaliyet yılı içinde fiilen yerine getirilmez veya süresi içinde denk bir istem hakkı tanınmazsa, bağlı şirketin her pay sahibi, hâkim şirketten ve onun kayba sebep olan yönetim kurulu üyelerinden, şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Mahkeme talep üzerine veya resen somut olayda hakkaniyete uygun düşecekse, tazminat yerine davacı pay sahiplerinin paylarının hâkim şirket tarafından satın alınmasına karar verebilir. Bağlı şirketteki her pay sahibi denkleştirme davası açabilir. Kanun, denkleştirme davası açma konusunda bir pay oranı öngörmemiştir.

Madde 202-(1) a) Hakim şirket, hakimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. Özellikle bağlı şirketi, iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler yapmaya; karını azaltmaya ya da aktarmaya; malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya; haklı bir sebep olmaksızın tesislerini yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak gibi verimliliğini ya da faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan kaçınmaya yöneltemez; meğerki, kayıp, o faaliyet yılı içinde fiilen denkleştirilsin veya kaybın nasıl ve ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o faaliyet yılı sonuna kadar, bağlı şirkete denk değerde bir istem hakkı tanınsın.

b) Denkleştirme, faaliyet yılı içinde fiilen yerine getirilmez veya süresi içinde denk bir istem hakkı tanınmazsa, bağlı şirketin her pay sahibi, hakim şirketten ve onun, kayba sebep olan, yönetim kurulu üyelerinden, şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Hakim istem üzerine veya resen somut olayda hakkaniyete uygun düşecekse, tazminat yerine bu maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre, davacı pay sahiplerinin paylarının hakim şirket tarafından satın alınmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir başka bir çözüme karar verebilir.

Madde, şirketler topluluğunun bulunduğu, birden fazla şirketlerin diğer şirketlerin ortağı olduğu durumlar için öngörülmüştür. Ayrıca hakim şirketin diğer şirketi kayba uğratması şartına bağlandığından uygulamada az rastlanan bir durum olacaktır.

IV. Asimetrik Bölünme
Oranın korunduğu simetrik şirket bölünmelerinde, ortaklar bölünen şirkette sahip oldukları pay oranını aynen korurlar. Ancak, oranın korunmadığı asimetrik bölünmede, bölünen şirketin ortaklarına, devralan veya yeni kurulan şirketlerde, mevcut pay oranları değiştirilerek pay tahsis edilmektedir. Kanun oranın korunduğu ve korunmadığı bölünmeyi kapsamlı bir şekilde düzenleyerek bölünmeye katılan şirketlere ve ortaklarına, bölünmeyi şekillendirmede geniş hareket alanı ve olanağı tanımıştır. Şirketlerin yeniden yapılandırılmasında bu esneklik büyük kolaylık sağlayacaktır. Sağlanan bu esneklik sayesinde, gerekli nisap ile karar alınması durumunda bölünen şirketin ortakları yeni şirketlerde oranlarını koruyarak veya korumayarak pay sahibi olabilirler, bölünen şirketten tamamen çıkabilirler, devralan veya yeni kurulan şirketlerin bazılarına veya tümüne katılmayabilirler ya da bölünen şirketteki paylarını artırabilirler. Oranın korunmadığı bölünmede bölünme kararı ile ortaklar arasındaki düzen bozulacak ve eşitsizliğe dayalı yeni bir düzen kurulacaktır. Bu nedenle kanun koyucu yüksek bir nisap öngörerek, çoğunluğun razı olmadığı bir eşitsizliği önlemeye çalışmıştır. Asimetrik bölünmede onama kararı, TTK m.173/3 uyarınca devreden şirkette oy hakkını haiz ortakların en az yüzde doksanıyla alınır. Bu orana ulaşan çoğunluk pay sahipleri, oranın korumadığı bölünme sonrası azınlığı şirketten çıkarma hakkına sahip olmaktadır.

IV. Birleşme
TTK m.151/V ile bağlantılı olarak 141/II hükmüne göre, birleşmeye katılan şirketler birleşme sözleşmesinde, ayrılma akçesi verilerek paya sahip azınlığın ortaklıktan çıkarılmasını kararlaştırabilirler. Birleşmeye katılan şirketler birleşme sözleşmesinde, sadece ayrılma akçesinin verilmesini öngörebilirler. Birleşme sözleşmesi bir ayrılma akçesini öngörüyorsa bunun, şirkette mevcut oy haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır. Bu nisapla onaylanmak şartıyla birleşme sözleşmesi belirli ortakların, devralan şirkette pay sahibi olmalarına engel olup onların ayrılma akçesi almalarını zorunlu olarak öngörebilir. Bu nisapla alınan bir karara, çıkarılmaları birleşme sözleşmesinde ismen belirtilmiş bulunan ortaklar itiraz edemezler. Çıkarmaya itiraz edemeyen ortağın, ayrılma akçesinin tutarına itiraz hakkı bulunmaktadır.

Bu durumda, başka bir şirket ile birleşme kararı alınması, birleşmeye katılan şirketler birleşme sözleşmesinde, ayrılma akçesi verilerek paya sahip azınlığın ortaklıktan çıkarılmasını kararlaştırması gereklidir. Birleşme sözleşmesindeki ayrılma akçesinin geçerli olabilmesi için şirkette mevcut oy haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır. Bu durumda azlık hissesinin devralan şirkette pay sahibi olmalarına engel olunabilecektir.

V. Tam Hakimiyet
Şirketler topluluğunun bulunduğu durumlarda TTK m. 208’e göre hâkim şirket, doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının en az yüzde doksanına sahipse ve azlık şirketin çalışmasını engelliyor, dürüstlük kuralına aykırı davranıyor, fark edilir sıkıntı yaratıyor veya pervasızca hareket ediyorsa, hâkim şirket azlığın paylarını varsa borsa değeri, yoksa 202 nci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şekilde belirlenen değer ile satın alabilir.

Madde 208- (1) Hakim şirket, doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının en az yüzde doksanına sahipse, azlık şirketin çalışmasını engelliyor, dürüstlük kuralına aykırı davranıyor, fark edilir sıkıntı yaratıyor veya pervasızca hareket ediyorsa, hakim şirket azlığın paylarını varsa borsa değeri, yoksa 202 nci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şekilde belirlenen değer ile satın alabilir.

Av.Ufuk EKİNCİ